Çizgi film ayrı ayrı yapılmış çok sayıda resmin tek tek filme alınmasından sonra, bunların bir hareket yanılsaması yaratmak üzere ekranda birbiri ardı sıra gösterilmeleriyle gerçekleştirilir. Çizgi filmde kullanılacak resimler genellikle selüloit yapraklar üzerine çizilir. Selüloit saydam olduğu için çizimikolaydır. Uzun bir süre aynı kalacak fondaki dekor bir kez çizilerek, bunun üzerine uygulanan selüloite kahramanların çeşitli hareketleri resmedilir. Filmdeki kare sayısı kadar resim çizildiğinde, gösterim sırasında ekrandan saniyede 24 resim geçer. Böylece ekranda hareket izlenimi sağlanır.
Çizgi filmin tarihçesi Eski Çin'deki gölge oyunlarına kadar uzanırsa da, ancak 19. yüzyılda, fotoğrafçılığın gelişmesiyle bugünkü çizgi film tekniğine ulaşılabildi. Bir nesnenin gözün ağtabakasına düşen görüntüsünün nesne ortadan kalktıktan sonra da bir süre kalması ilkesi dolayısıyla, görüş alanından hızla geçen resimler görsel bir hareket yanılsamasına neden olur. 1830'larda bu ilkeye dayanan birtakım oyuncaklar geliştirildi. Bunlardan biri, üzerine resimler çizili döner bir disk olan fenakistiskop, öbürü ise içindeki resimler dış yüzündeki deliklerden bakılarak izlenen döner bir silindir olan zootrope'tu. 1892'de bu buluşları daha da geliştirerek, resimleri bu kez bir ekrana yansıtma yoluyla bir "optik tiyatro" gösterisi düzenleyen Fransız Emile Reynaud çizgi filmin öncüsü sayılır. Resimlerin birer birer filme alınması tekniğini bulan ABD'li J. Stuart Blackton'un The Haunted Hotel (1906; "Perili Otel") ve tahta üstüne tebeşirle çizdiği resimlerden filmealdığı Humorous Phases of Funny Faces (1907; "Komik Yüzlerin Gülünç Evreleri") adlı filmler ilk çizgi film örneklerindendir. Sonraki yıl Fransız Emile Cohl küçük kibrit çöplerini siyah bir fon önünde dans ettirerek Fantasmagorie adlı çizgi filmi gerçekleştirdi.Bunu izleyen yıllarda ABD'de, gazetelerde yayımlanan birçok çizgi roman film haline getirildi. Yalnızca filme alma amacıyla resimler çizen Winsor McCay'in Gertie the Dinosaur (1909; "Dinozor Gertie") ve gerçekleştirilmesi dokuz yıl süren ilk uzun metrajlı çizgi filmlerden olan The Sinking of the Lusitania (1918; "Lusitania'nın Batışı") bu alanda önemli aşamalardır. İlk çizgi film kahramanları ise, Avustralyalı Pat Sullivan'ın Felix the Cafi (1919; "Kedi Felix") ile Max ve Dave Fleischer'in yarattığı Koko the CYovvn'dur ("Soytarı Koko"). 1926'da Alman Lotte Reiniger'in eski gölge oyunu tekniklerini uygulayarak gerçekleştirdiği Die Abenteuer des Prinz Ahmet ("Prens Ahmet'in Serüvenleri") de gene ilk uzun metrajlı çizgi filmlerdendi.
Çizgi film alanında en ünlü kişi ABD'li Walt Disney'dir {bak. Disney, Walt). Sesli ve daha sonra renkli sinemaya geçişle birlikte, ses ve rengi başarıyla kullanan Walt Disney'in yarattığı, tıpkı insan gibi konuşup gülen hayvan kahramanlar kısa zamanda çocukların gönlünü kazandı. Bunlar arasında en ünlü olanı Miki Fare'dir (Mickey Mouse). Tex Avery şiddet ve güldürü öğeleri taşıyan, Stephen Bosustovv da çağdaş resim anlayışı ve gülmeceye dayanan çizgi filmler gerçekleştirdiler.
Çizgi film alanında başka ülkelerde de çalışmalar yapılıyordu. SSCB'de Aleksandr Ptuşko'nun gerçekleştirdiği The New Gulliver'da (1935; "Yeni Gulliver") gerçek oyuncularla çizgi kahramanlar ekranda bir arada görünüyordu; Polonyalı Ladislav Stareviç, Le Roman de Renart (192839; "Tilkinin Romanı") adlı uzun metrajlı çizgi filmini 10 yılda gerçekleştirdi.
II. Dünya Savaşı'ndan sonra çizgi film alanında daha önemli gelişmeler oldu. Norman McLaren Kanada'da, doğrudan film üzerine resim çizimi, üç boyutluluk izlenimi yaratan teknikler ve hileli filmler yapmayı denedi. McLaren'ın öğrencilerinden GeorgeDunning'in gerçekleştirdiği The Yellow Submarine (1968; "San Denizaltı") bilimkurgu türünde bir çizgi filmdi.
Doğu Avrupa'da, tıpkı çizgi filmdeki gibi hareket yanılsamasına dayanan canlandırma sineması alanında, Macar George Pal ve Çek Jiri Trnka gibi sanatçılar kuklaları kullanarak başarılı filmler yaptılar.Giderek ticari alana kaydırılan bu teknik, 1950'ler ve 60'larda reklam ve tanıtma amacıyla kullanılmaya başlandı.
1980'lerden başlayarak, çizgi film teknikleri bilgisayar ve elektronik video araçlarından da yararlanılarak daha da geliştirildi.
ÇİZGİ FİLM SANATI
Çin’in ve Türklerin eski gölge oyunlarına dayanan çizgi film, 19. yüzyılın başlarında Fransız Emile Reynaud’un çalışmalarıyla hız kazandı. Emile, “Theatre Optique” adında Paris’te ilk sinema salonunu açtı. 1830 senelerinde, resimleri hareket ediyormuş gibi gösteren bâzı oyuncaklar yapıldı. Bu oyuncaklar, 1832’de Joseph Plateau adlı bir Fransız ve “hayat tekerleği” anlamına gelen Zoetrope’un yapımcısı Pierre Devignes tarafından geliştirildi. 1930 senelerinde ses ve desenin az bir zaman sonra da rengin bulunmasıyla çizgi film bütün dünyâya yayıldı.
İlk çizgi film denemelerini 1908 senesinde Fransız Emile Cohl yaptı. Beyaz bir kâğıt üzerine siyah renkle çizdiği çöpten adamlarını filme aldı. Ancak projeksiyonda negatif film kullanarak siyah fon üstünde hareket eden beyaz figürler elde etti. Bunu, Amerikalı Winson Mclav “Gertie the Trained Dinasaur” adlı filmi tâkib etti. 1913-17 yılları arasında ise, dünyada yeni sanatçılar ve yeni filmler ortaya çıktı. Artık seyirci, çizgi filmi bir eğlence çeşidi olarak görüyordu.
Sesli sinemanın ortaya çıkmasıyla, çizgi filmde yeni bir altın dönem başladı. 1923 senesinde stüdyosunu kuran Walt Disney (1901-1966) “Mickey Mouse-Miki Fare” adlı ilk sesli filmini ve “Donald Duck= Vakvak Kardeş” dizisini ve nihâyet “Snov White and the Seven Dwarfs= Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” adlı uzun bir çizgi film yaptı. Disney’in hayvan tiplerine insan karakteri vererek, gerçeğe yakın bir biçimde filme hareketlilik kazandırması ve çocukları eğlendiren, güldüren, canlı ve müzikli oyunlar sergilemesi, kısa sürede şöhret bulmasına sebeb oldu. Disney’in bu çalışmalarını, Norman Mc. Laren, Alex Alexieff ve Claire Parkef gibi kimseler yeni tekniklerle tâkib ettiler.
İçinde bulunduğumuz asırda, film yapımı oldukça pahalı olmasına rağmen, yine de bütün dünya ülkelerinde gelişmekte ve yayılmaktadır.
Çeşitli gösteriler ve yarışmalar yapılmakta, üniversitelerde ve okullarda film ile ilgili dersler konmaktadır. Çizgi film, artık eğlendirici olmaktan ziyâde, çeşitli tanıtım vâsıtası ve reklâm görevi yapmaktadır. Bu konuda dergi ve kitaplar yayınlanmakta, okullarda eğitici filmler, propaganda filmleri yapılmaktadır.
Türkiye’de sinema sanatının gelişmesiyle birlikte, çizgi filmde de yeni bir gelişme göze çarpıyor. İstanbul Reklâm Ajansı, değişik bir takım çizgi film hazırlatmak için, bâzı karikatür sanatçılarını kadrosuna alarak çalışmalarına başladı. Hazırladıkları bâzı çizgi filmler çok basit olmasına rağmen, büyük ilgi gördü. Bu ajans, yurt dışından bâzı sanatçıların getirdiği yeni teknikleri alarak, çalışmalarına hız verdi. Bu arada Radar Reklâm bir animasyon bölümü açarken Ali Ulvi de bâzı ressamlarla Kare Reklâm ismini verdikleri yeni bir stüdyo kurdular. Stüdyo Çizgi, yeni film çalışmalarına başlarken, öte yandan Ferruh Doğan ve Oğuz Aral gibi isimler, Canlı Karikatür adını verdikleri bir stüdyo kurarak “Koca Yusuf” ve “Direklerarası” filmlerini çizdi. Bütün bu stüdyolar, reklâm filmlerini hazırlamak maksadıyla kurulmuştur. Yer yer başarılı olan stüdyolardan, bir kısmı zamanla dağıldı.
Çizgi film, çok sabır ve titizlik gerektiren bir sanattır. Zîrâ birkaç dakikalık bir film gösterisi yapmak için, binlerce resim çizmek gerekir. Yapımının zorluğuna rağmen herkes tarafından televizyonda ilgiyle seyredilmektedir. Bu ilgi üzerine TRT, yabancı kaynaklı çizgi filmler getirmeye başladı. Bu arada kendi sanatçılarımıza yerli çizgi film hazırlatma çalışmaları başlatılmakla beraber yetersiz kalmaktadır. 1987’den sonra Kültür Bakanlığının kendi kahramanlarımızı çizgi film yaptırma çalışmaları, devâm etmekte, yeni bir takım stüdyolar açılmaktadır. Türkiye’de ilk defâ büyük bir kuruluş kendi adına kendi millî konularını işleyecek bir çizgi film atölyesi kurdu. Türkiye Gazetesi Radyo Televizyonunun bir ünitesi olarak vazîfeye başlayan TGRT Animasyon “Abdullah” isminde 15’lik deneme filminden sonra “Deli Balta”, “Kemankeş-Dayıbey” çizgi filmini de tamamlayarak bu sâhada bir boşluğu doldurmaya aday olduğunu ispatladı.
Canlandırma teknikleri: Çizgi film sanatçıları, kendi sanatlarıyla ilgili her şeyi sahalarında kullanmışlardır. Çok çeşitli teknikler uygulamış ve zamanla bu durum değişik türlerde devam etmiştir. Kullanılan malzemeye göre, canlandırma örnekleri de değişmiştir. Çizgi film, özel ışıklı animasyon masalarında tasarlanıp çizilir. Çizimde selüloit yapraklar kullanılır. Selüloitin saydamlığı çizimi kolaylaştırmaktadır.
Çizgi filmin en bilinen tekniği “Celanimation” tekniğidir. İkinci bir çizgi film tekniği, asetat kullanmadan doğrudan kâğıtlara çizilip boyayarak hazırlanan “Paper Animation” tekniğidir. Bunlardan başka; Simplified Cel System, üç boyutlu bir teknik olan Kukla filmler, Clay Animation, Object Animation= Nesnelerle yapılan animasyon, Kolaj (Collage) ve Kinestasis ile bizdeki Karagöz oyununu andıran Kesme Animasyon (Cut Dut) ve Silüet Animasyon, Kum Tekniği, Time-Lapse Animation, Cameraless Animation, Computer Animation, Pixilation, Rotoscoping ve Pın Screen teknikleri mevcuttur.
Çizgi filmde araç ve gereç olarak; çeşitli kalemler, boyalar, standart delikli kâğıt, pim ve zımba, asetat, ışıklı masa, kamera ve kadraj (çerçeve) kullanılır.
1970’li yıllardan başlayarak 1980 ve sonrasında bilgisayar ve video âletlerinin gelişmesi, çizgi film için yeni bir imkân getirmiştir. Bütün dünyâda çizgi film yapımı yeni metodlarla hızla artmaktadır.
Çizgi filmin safhaları:1. Sinopsis: Senaryonun ana teması doğrultusunda, senarist ve yönetmen tarafından hazırlanır.
2. Story-board (Resimli Senaryo): Yönetmenin düşündüğü çizgi film sahneleridir.
3. Timing (Zamanlama): Plânlanan sahnelerin süresinin tesbitidir.
4. Fon müziği: Filmin atmosferine ve ritmine göre besteci tarafından hazırlanır.
5. Lay-out: Yönetmen veya vazifelendireceği bir yardımcı tarafından story- board’a uygun olarak dekor ve tiplerin son şeklini almasıdır.
6. Animasyon (Hareketlendirme): Story board’daki hareketli sahneler animatörler tarafından gerçekleştirilir.
Bir sâniyelik çizgi film elde edebilmek için 24 kare resim çizmek lâzımdır. Gözümüzün görme özelliğinden faydalanarak daha az resimle (24 kare yerine 12 kare çekim yapılmaktadır).
7. Dekorlar: Bacg-round Story-board’daki sahnelerin geri plânları, hâdiselerin geçeceği yer ve mekanlar, Bacg-roundcular tarafından çizilir.
8. Kopya ve Renklendirme: Animatörlerce hazırlanan hareketli figürler, çini mürekkeple veya fotokopi ile asetat’a kopye edilir. Renklendirmeciler tarafından boyanır.
9. Görüntüleme: Çizgi filmi meydana getiren şahıslar ve hâdiseler geçeceği mekanlar, çekim plânına göre tek kare çekim yapılabilecek bir kamera yardımıyla 8 mm-16 mm-35 mm veya video olarak görüntülenir.
10. Kurgu: Görüntü, ses, gürültü, müzik, Story-board’a göre yerlerine konur.
11. Eşleme: Değişik seslerin sahnelerdeki dozlarının ayarlanması.
12. Laboratuar: Çekim video dışında film olarak yapılmışsa, negatiflerden pozitif filmler elde etme.
Çin’in ve Türklerin eski gölge oyunlarına dayanan çizgi film, 19. yüzyılın başlarında Fransız Emile Reynaud’un çalışmalarıyla hız kazandı. Emile, “Theatre Optique” adında Paris’te ilk sinema salonunu açtı. 1830 senelerinde, resimleri hareket ediyormuş gibi gösteren bâzı oyuncaklar yapıldı. Bu oyuncaklar, 1832’de Joseph Plateau adlı bir Fransız ve “hayat tekerleği” anlamına gelen Zoetrope’un yapımcısı Pierre Devignes tarafından geliştirildi. 1930 senelerinde ses ve desenin az bir zaman sonra da rengin bulunmasıyla çizgi film bütün dünyâya yayıldı.
İlk çizgi film denemelerini 1908 senesinde Fransız Emile Cohl yaptı. Beyaz bir kâğıt üzerine siyah renkle çizdiği çöpten adamlarını filme aldı. Ancak projeksiyonda negatif film kullanarak siyah fon üstünde hareket eden beyaz figürler elde etti. Bunu, Amerikalı Winson Mclav “Gertie the Trained Dinasaur” adlı filmi tâkib etti. 1913-17 yılları arasında ise, dünyada yeni sanatçılar ve yeni filmler ortaya çıktı. Artık seyirci, çizgi filmi bir eğlence çeşidi olarak görüyordu.
Sesli sinemanın ortaya çıkmasıyla, çizgi filmde yeni bir altın dönem başladı. 1923 senesinde stüdyosunu kuran Walt Disney (1901-1966) “Mickey Mouse-Miki Fare” adlı ilk sesli filmini ve “Donald Duck= Vakvak Kardeş” dizisini ve nihâyet “Snov White and the Seven Dwarfs= Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler” adlı uzun bir çizgi film yaptı. Disney’in hayvan tiplerine insan karakteri vererek, gerçeğe yakın bir biçimde filme hareketlilik kazandırması ve çocukları eğlendiren, güldüren, canlı ve müzikli oyunlar sergilemesi, kısa sürede şöhret bulmasına sebeb oldu. Disney’in bu çalışmalarını, Norman Mc. Laren, Alex Alexieff ve Claire Parkef gibi kimseler yeni tekniklerle tâkib ettiler.
İçinde bulunduğumuz asırda, film yapımı oldukça pahalı olmasına rağmen, yine de bütün dünya ülkelerinde gelişmekte ve yayılmaktadır.
Çeşitli gösteriler ve yarışmalar yapılmakta, üniversitelerde ve okullarda film ile ilgili dersler konmaktadır. Çizgi film, artık eğlendirici olmaktan ziyâde, çeşitli tanıtım vâsıtası ve reklâm görevi yapmaktadır. Bu konuda dergi ve kitaplar yayınlanmakta, okullarda eğitici filmler, propaganda filmleri yapılmaktadır.
Türkiye’de sinema sanatının gelişmesiyle birlikte, çizgi filmde de yeni bir gelişme göze çarpıyor. İstanbul Reklâm Ajansı, değişik bir takım çizgi film hazırlatmak için, bâzı karikatür sanatçılarını kadrosuna alarak çalışmalarına başladı. Hazırladıkları bâzı çizgi filmler çok basit olmasına rağmen, büyük ilgi gördü. Bu ajans, yurt dışından bâzı sanatçıların getirdiği yeni teknikleri alarak, çalışmalarına hız verdi. Bu arada Radar Reklâm bir animasyon bölümü açarken Ali Ulvi de bâzı ressamlarla Kare Reklâm ismini verdikleri yeni bir stüdyo kurdular. Stüdyo Çizgi, yeni film çalışmalarına başlarken, öte yandan Ferruh Doğan ve Oğuz Aral gibi isimler, Canlı Karikatür adını verdikleri bir stüdyo kurarak “Koca Yusuf” ve “Direklerarası” filmlerini çizdi. Bütün bu stüdyolar, reklâm filmlerini hazırlamak maksadıyla kurulmuştur. Yer yer başarılı olan stüdyolardan, bir kısmı zamanla dağıldı.
Çizgi film, çok sabır ve titizlik gerektiren bir sanattır. Zîrâ birkaç dakikalık bir film gösterisi yapmak için, binlerce resim çizmek gerekir. Yapımının zorluğuna rağmen herkes tarafından televizyonda ilgiyle seyredilmektedir. Bu ilgi üzerine TRT, yabancı kaynaklı çizgi filmler getirmeye başladı. Bu arada kendi sanatçılarımıza yerli çizgi film hazırlatma çalışmaları başlatılmakla beraber yetersiz kalmaktadır. 1987’den sonra Kültür Bakanlığının kendi kahramanlarımızı çizgi film yaptırma çalışmaları, devâm etmekte, yeni bir takım stüdyolar açılmaktadır. Türkiye’de ilk defâ büyük bir kuruluş kendi adına kendi millî konularını işleyecek bir çizgi film atölyesi kurdu. Türkiye Gazetesi Radyo Televizyonunun bir ünitesi olarak vazîfeye başlayan TGRT Animasyon “Abdullah” isminde 15’lik deneme filminden sonra “Deli Balta”, “Kemankeş-Dayıbey” çizgi filmini de tamamlayarak bu sâhada bir boşluğu doldurmaya aday olduğunu ispatladı.
Canlandırma teknikleri: Çizgi film sanatçıları, kendi sanatlarıyla ilgili her şeyi sahalarında kullanmışlardır. Çok çeşitli teknikler uygulamış ve zamanla bu durum değişik türlerde devam etmiştir. Kullanılan malzemeye göre, canlandırma örnekleri de değişmiştir. Çizgi film, özel ışıklı animasyon masalarında tasarlanıp çizilir. Çizimde selüloit yapraklar kullanılır. Selüloitin saydamlığı çizimi kolaylaştırmaktadır.
Çizgi filmin en bilinen tekniği “Celanimation” tekniğidir. İkinci bir çizgi film tekniği, asetat kullanmadan doğrudan kâğıtlara çizilip boyayarak hazırlanan “Paper Animation” tekniğidir. Bunlardan başka; Simplified Cel System, üç boyutlu bir teknik olan Kukla filmler, Clay Animation, Object Animation= Nesnelerle yapılan animasyon, Kolaj (Collage) ve Kinestasis ile bizdeki Karagöz oyununu andıran Kesme Animasyon (Cut Dut) ve Silüet Animasyon, Kum Tekniği, Time-Lapse Animation, Cameraless Animation, Computer Animation, Pixilation, Rotoscoping ve Pın Screen teknikleri mevcuttur.
Çizgi filmde araç ve gereç olarak; çeşitli kalemler, boyalar, standart delikli kâğıt, pim ve zımba, asetat, ışıklı masa, kamera ve kadraj (çerçeve) kullanılır.
1970’li yıllardan başlayarak 1980 ve sonrasında bilgisayar ve video âletlerinin gelişmesi, çizgi film için yeni bir imkân getirmiştir. Bütün dünyâda çizgi film yapımı yeni metodlarla hızla artmaktadır.
Çizgi filmin safhaları:1. Sinopsis: Senaryonun ana teması doğrultusunda, senarist ve yönetmen tarafından hazırlanır.
2. Story-board (Resimli Senaryo): Yönetmenin düşündüğü çizgi film sahneleridir.
3. Timing (Zamanlama): Plânlanan sahnelerin süresinin tesbitidir.
4. Fon müziği: Filmin atmosferine ve ritmine göre besteci tarafından hazırlanır.
5. Lay-out: Yönetmen veya vazifelendireceği bir yardımcı tarafından story- board’a uygun olarak dekor ve tiplerin son şeklini almasıdır.
6. Animasyon (Hareketlendirme): Story board’daki hareketli sahneler animatörler tarafından gerçekleştirilir.
Bir sâniyelik çizgi film elde edebilmek için 24 kare resim çizmek lâzımdır. Gözümüzün görme özelliğinden faydalanarak daha az resimle (24 kare yerine 12 kare çekim yapılmaktadır).
7. Dekorlar: Bacg-round Story-board’daki sahnelerin geri plânları, hâdiselerin geçeceği yer ve mekanlar, Bacg-roundcular tarafından çizilir.
8. Kopya ve Renklendirme: Animatörlerce hazırlanan hareketli figürler, çini mürekkeple veya fotokopi ile asetat’a kopye edilir. Renklendirmeciler tarafından boyanır.
9. Görüntüleme: Çizgi filmi meydana getiren şahıslar ve hâdiseler geçeceği mekanlar, çekim plânına göre tek kare çekim yapılabilecek bir kamera yardımıyla 8 mm-16 mm-35 mm veya video olarak görüntülenir.
10. Kurgu: Görüntü, ses, gürültü, müzik, Story-board’a göre yerlerine konur.
11. Eşleme: Değişik seslerin sahnelerdeki dozlarının ayarlanması.
12. Laboratuar: Çekim video dışında film olarak yapılmışsa, negatiflerden pozitif filmler elde etme.
Çizgi Film nedir, nasıl yapılır?
Çizgi film (animasyon), birkaç resmin arka arkaya hızlı bir şekilde gösterilmesiyle elde edilen hareketli görüntüdür.
Geçmişte animasyonlar birkaç kağıda istenen resimlerin çizilmesi ve kağıtların hızlıca geçirilmesi veya bir çemberin içine konup döndürülmesi ile yapılıyordu.
Günümüzde bilgisayar teknolojisi hem vektör hem de piksel tabanlı animasyonlar yapılmasına olanak sağlamaktadır. 2D animasyon tekniğinde saniyede 12 kare çizilerek yapılır. Limited animasyon tekniğinde ise daha az kare çizilerek yapılmaktadır. Bir animasyon filmi yapılmadan önce karakter tasarımları arkasından senaryonun storyboard çalışması ve en son layout çalışması yapılmaktadır. Profesyonel bir şekilde yapılması planlanan bir animasyon filmine bu aşamalar geçilmeden başlanamaz. Animasyon teknikleri son zamanlarda yapılan işlerle teknikte sınır tanımadığını göstermiştir. Fakat genel olarak kategorize etmek gerekirse 3D, 2D, stop motion, cut-out en yaygın tekniklerdir.
"Saniyede 12 kare çizilir ve limited çalışmalarda daha da az sayıda çizilir" ibaresi yerine "daha yoğun animasyonlarda saniyede 24 kare çiziliyor" ve aslında, "gerektiği kadar kare" çiziliyor. Hareket çok hızlıysa tek kareden, normal hızda iki kareden yapılıyor.
Animasyonu, bilgisayar tekniğine göre kategorize etmek, yanlıştır. Çünkü, animasyon, öncelikle bir sanattır. Bir sanat biçimini, onun aracı olan bir teknikle ifade etme biçimi, ancak ve ancak Türkiye'ye özgü bir çarpık sosyo-kültürel gelişimin sonucu olabilir. Bu itibarla, 2D animasyon-3D animasyon şeklinde ikiye ayırarak, animasyon açıklanamaz.
Animasyon (canlandırma) sanatı, üç temel kategoride icra edilir: Klasik, CG (Karakter jenerasyonu -3d olarak bilinir) ve stop-motion. Canlandırma (filmi) sanatçıları, ayrı ayrı uzmanlık ve bilgi gerektiren bu üç kategoriden birinde çalışmalarını gerçekleştirebileceği gibi, bazen karışık teknikler de kullanılmaktadır. Örneğin, klasik animasyon ile birlikte, CG tekniklerinin aynı filmde birlikte kullanımı, son yıllarda çok sık görülen bir karışık teknik uygulamasıdır. Zira, özellikle konulu uzun metraj animasyonlar, ekip çalışmasına uygun olduğundan, sinema kurallarını göz ardı etmeyen tecrübeli bir yönetmen gözetiminde, rahatlıkla karışık uygulamalar gerçekleştirilebilir. Keza, sinema filmlerinde animasyonun kullanımı, hem çok eskidir, hem de son yıllarda giderek gelişen CG tekniklerinin foto gerçekçiliğinin ürettiği görsel efektler sayesinde, artık birbirinden ayrılmaz olmuşlardır.
Animasyon, aslında sinemanın atasıdır. 1870'li yıllarda, ortasında bir lamba bulunan (ışıklı) dönen diskler üzerindeki şeffaf alanlara çizilen ve bugünün çizgi film karakterlerine benzeyen çizgi tiplerin çeşitli hareketlerini perdeye yansıtan araçlar vasıtasıyla, ilk sinema, daha doğrusu, ilk çizgi film gösterileri düzenlenmiştir.
Klasik animasyon teknikleri ise Lumiére Kardeşler'in sinema makinesini icat etmelerinden sonra daha gelişerek, bugünkü biçimini almıştır. Klasik animasyon tekniği, bu itibarla, hayli eski olmakla birlikte, hiç bir zaman "bilgisayar tekniklerinin gelişmesi" yüzünden terk edilmiş, arkaik bir sanat biçimi değildir. Halen, gerek ışıklı masa, gerekse de, tablet kullanılarak, klasik animasyon, yani çizim yoluyla animasyon yapılmaktadır. Elbette, bilgisayar tekniklerinin gelişmesi, bundan yaklaşık on yıl öncesine kadar (1997) yaygın olarak kullanılan asetata boyama tekniğini ortadan kaldırmış, ayrıca kurgu tekniklerinde çok daha ileri teknikler ile görsel efektlerin rahatlıkla kullanılmasını sağlamıştır. Fakat, klasik animasyonun veya el çizgili animasyonun bilgisayar teknikleri ile ikamesi hiç bir zaman söz konusu olmamıştır. Böylesine bir karşılaştırma veya bu abzürd ikame etme biçimi, kalemin insan beyninin yerine geçmesi gibi bir ilişki ile açıklanabilir ki, her yönüyle saçma bir ilişkilendirmedir. Oysa, animasyon konusunda meslekî hiç bir bilgisi olmayan insanların özellikle internet yoluyla sanal toplulukları yanlış yönlendirmesi yüzünden, böyle bir ikamenin gerçekten yaşanmış olduğu zannedilmektedir.
İlk Walt Disney çizgi filmlerindeki karakterlerin büyük gözleri ve uzun bacakları vardı (Bambi, vb.). Bu çizim tarzı bugün bazı batı animasyonlarında hala kullanılmaktadır.
Örnek olarak Show Tv ve TRT'de yayınlanmış olan Genç Pocahontas'ı ve İngiltere'de yapılmış olan Genç Robin Hood'u gosterebiliriz. Bu çizgi filmlerde de büyük gözleri, uzun bacakları olan karakterler kullanılmıştır. Çizgi film denilince insanların ilk aklına gelen şey Bugs Bunny, Tweety, Scooby Doo gibi çocuk zekasındaki animasyonlardır.
Resimli Anlatım İle Örnek Çizgi Film Yapımı
Çizgi Film nasıl yapılır?
Klasik, 2D, çizgi
Çizilecek filmin öyküsü ve öykü levhası (story-board) tamam kabul edersek sonraki aşamalar için gerekli olan araç-gereçler şunlardır:
1- Işıklı masa (pimli)
2- Kağıt (pim'e uygun, delikli)
3- Kalem-silgi
Örnek: Bir adam yerden hayali topu alır, sonra duvarın arkasına atar.
1-2 ve 3 no.lu resimler, ANAHTAR resimlerdir. 4 ve 5 no.lu resimler, ARA resimlerdir.
Hareketin özelliğine bağlı olarak ara resim sayısı artar ya da azalır. Böylece ardışık olarak bağlanan anahtar resimler sayesinde bir plan içindeki bütün hareketin uç resimleri çizilir. Ara resimler sayesinde de hareketin ihtiyaç duyduğu resimler eklenerek, TÜM'e varılır.
Son aşama, bütün resimlerin bir tarayıcı ile bilgisayar ortamına alınması ve resimlerin tek tek boyanarak bir 2D canlandırma programı vasıtası ile kurgulanmasıdır.
Thomas yani ev kedisi ( Tom ) ve onunla aynı evi paylaşan yine ev faresi Jerry ile aralarında geçen şiddetli geçimsizlik, kıskançlık ve nefretin doğurduğu sebeplerden dolayı aralarında geçen sonu gelmez kovalamacayı çok komik bir şekilde animasyon serileri şeklinde anlatmaktadır. Tom ve Jerry in ilk animasyon çizgi filmi 1940 yılında ekranlara yansımıştır. ilk filmleriyle birlikte oldukça sevilen Tom ve Jerry ( Tom and Jerry ) serisi günümüze kadar izlenmeye devam etmekte ve halen çok sevilmektedir.
Bugs Bunny'nin arkadaşlarındandı. Kaçık bir ördekti, sürekli bela çıkartır, karşılığında da pestil gibi olana dek dayak yerdi. Özellikle Bugs Bunny buna etmediğini bırakmaz, kafasına örsle vurup gagasını ensesinden çıkartırdı.
MONÇİÇİLER
Bulutların üstünde Monçiçiya diye bir ülkede yaşıyorlardı. Bunların tüm derdi yaşadıklari ağaçların dallarına kuyruklarıyla tutunup daldan dala atlamaktı. Her zaman mutluydular.Bunların da Şirinler gibi dedesi, güzeli, muciti vb. var oğlu vardı, ama Şirinler'den daha eskidir.
AFACAN AYILAR
Bunları ilk çıkartmaların, kartpostalların falan üzerinde tanımıştık. Sevgi böcüğüydüler. Bulutların üzerinde yaşayan pek pofuduk şeylerdi. Herbirinin göğsünde özelliğini gösteren bir sembol bulunurdu. Hayatta tek dertleri derdi olana yardım etmekti.
AKILLI BIDIK
Küçük, mavi ve de son derece zeki köpek Bobi'nin maceralarını izlerdik. Hatta bu çizgi filmden sonra bilmiş çocuklara ya da okuldaki kısa boylu ama cin gibi tiplere akıllı bıdık demek moda olmuştu. TRT'nin mükemmel seslendirmesinin de hakkını vermek gerek. Taşdevri ve Ayı Yogi gibi Akıllı Bıdık ta bir seslendirme harikasıydı.
SEVİMLİ AYI AİLESİ
YAVRU GEYİK
(TALESPIN) Sanırım 90'larda bir yaz tatili ekranında yayınlanmış bir Disney Çizgisiydi. 1930'larda geçerdi, pırpırlı deniz uçağı olan bir ayı ve bunun dedektiflik maceralarını anlatırdı, oldukça eğlenceliydi, çok maceralıydı.
TAZMANYA CANAVARI
Deli dolu, azman,kuduruk, gerçek bir canavardı. Hön hön hön diye dönerek çıka gelir, ne var ne yok yer, ortalığı silip süpürürdü. Memleketimizde çok popüler olmuş, her yerde bir sürü tişörtü, oyuncağı görülmüştür. Taz-mania, taz-mania diye hareketli bir şarkısı vardı.
ROADRUNNER
Roadrunner çölde yaşayan çılgın bir kuştu, bunun belalısı Coyote diye bir çakaldı. Bunlar çölde deliler gibi koşar ama Coyote hep arkada kalırdı. Roadrunner buna bir saniye görünür, "beep beep" diye korna gibi öterek sinirini bozar, sonra yine tozu dumana katarak ortadan kaybolurdu. Coyote buna tuzaklar kurmuş, kafasına kayalar atmış, yine de yakalayamamıştı.
SPACE ADVENTURE COBRA
Bu aslında oldukça eski bir manga iken animesi yapılmış, Show Tv de bunu alıp yayınlamıştı. Sarışın ve de yakışıklı kahramanımızın sol kolu silahtı, bu kolunu çıkartır, lazer kılıcıyla önüne geleni doğrardı.
G.I. JOE
Uzun süre TRT'de hafta içi akşamları yayınlanmış bir çizgi filmdi. Bir grup Amerikan askerinin Kobra kumandana karşı mücadelesini anlatırdı. Bunların her biri kendi özgü bir tip olup çeşit çeşit özellikleri olurdu. Kobra kumandan bir örnek giyimli askerleriyle insana Darth Vader'i anımsatırdı.
MUPPET BEBEKLERİ
Herkesin bayıldığı çılgın Muppet Show karakterlerinin bebekliklerini anlatan bir çizgi diziydi, yaz tatili sırasında seyretmiştik biz bunu. Kermit ve Piggy'nin ufaklık halleri ne kadar şeker olursa olsun, o gecelik entarisi ve fırfırlı bonesiyle Animal hepsinin feriştahı idi. Şirinlik muskası olmakta onun eline hiçbiri su dökemezdi. Bu Muppet veletleri mütemadiyen yaramazlık eder, olmadık olaylara bulaşır, sonunda tabii işin içinden sıyrılırlardı.
VÜCUDUMUZU TANIYALIM
İnsan vücudu içinde geçen çok enteresan bir çizgi filmdi. Burada en unutamadığım şey akyuvarlardı. Nerede vukuat olsa akyuvarlar koşarak yetişir, yarayı tamir etmeye, pıhtılaşarak kanamayı durdurmaya çalışırlardı. Vücudun içinde ufolarla gezen tipler vardı. Olayları da anlatan sakallı yaşlı bir dede idi. Herhalde gelmiş geçmiş en öğretici çizgi film buydu.
PEPEN'İN BALONU
Bu aslında çizgi olmasa da hepimiz uykudan önce Pepen'i izlemiştik. Bu Pepen bir boruyu üfürünce oyuncak maymun, karga, kızıl saçlı kız birden balonun içine girip uçarak bir yerlere gider, maceralar yaşardı. Karga "hey Pepen uçur bizi haydi" derdi, maymunun da "üzüntü ve muz kabuğu" lafı klasik olmuştur.
KUMKUM
En eski çizgi filmlerdendi . Kumkum taşdevrinde yaşayan bir gurup çocuğun maceralarını anlatırdı.Bunlar dağ başında yaşar, başlarını düzenli olarak belaya sokarlardı. O zamanlar İstanbul'da Kumkum çocuk mağazası bile açılmıştı.
Tweety
Kocaman turuncu ayakları, eşşek gözü gibi mavi gözleri olan sarışın bir kuştu. Bu da hünsa karakterlerendi, yani kız mı, erkek mi anlaşılmazdı. Bu kuşcağız yaşlı bir nineyle yaşar, kafesinde uslu uslu otururdu.
Sevimli ve güzel kedi Silvester'i görünce "aaa bi kedi gördüm sanki" der, tüneğinde tepinerek "gördüm bir kedi gördüm " diye bağırırdı. Silvester'in derdi günü Tweety'i 2 dilim tost ekmeği arasına koyup, tuzlayarak yemekti. Bazen de bunu başarırdı, ama lokmasını sindiremeden Nine yetişir, Silvester'i kuyruğundan kaldırıp poposuna vurarak "tükür tükür" diye bağırırdı. Tweety pat diye yere düşer, "yaramaz kediiii" diye Silvester'i azarlardı.
Kaptan Mağara Adamı
Roger Rabit'ten önce tavşan Bugs vardı. Bunun elinde sürekli bir havuç bulunur, "arkiidiişşş" diye konuşurdu. Deliğinden çıkar, maceralara koşardı. Bunun belalısı kel kafalı, bodur bir dayı vardı. Bir keresinde Bugs Bunny bu herifin kafasına masaj yapmış, çalı gibi saç çıkmasını sağlamıştı.
Bir özelliği de kızdırmak istediği insanın kulaklarından tutup dudaklarından muccckkkk diye öpmesiydi. Pompom bi kuyruğu vardı.
Donald Amca
Bunu çoğumuz Miki'den daha çok severdik, çünkü çok öfkeliydi, hiç iyi huylu ve de sıkıcı karakterlere benzemezdi. Donald'ın Deyzi isminde bir sevgilisi, üç tane de yaramaz yeğeni vardı.
Donald'ın başı sürekli küçük yaratıklarla dertteydi. Pikniğe gider, karıncalar yemeklerini çalardı. Ormancı olur, yaramaz sincaplarla uğraşırdı.
Ayı Yogi
Bir grup arkadaşını yanına alıp acayip bir gemi ile dolaşan, maceradan maceraya koşan bir ayı idi bu. Sürekli efeemm diye konuşur, başına bin türlü iş açar, panik içinde sağa sola koşuştururdu.
Şirinler
Şirinler 3 elma boyunda, mavi renkli ve de kukuletalı bir grup yaratıktı. Mantarların dibinde bir köyde yaşarlardı. Sonradan köye çirkin bir kız gelmiş, Şirin baba büyüleriyle kızı Britney Spears'a çevirmiş, ismini de Şirine koymuştu, Şirine yüzünden bütün şirinler birbirine girmişti.
Bunların gözlüklü bilgin şirini, şişko aşçı şirini, uykucu tembel şirini, adaleli güçlü şirini vardı. Ama en güzeli peşlerindeki hain Gargamel'di, kedisi Azman'la Şirinler'i yakalamaya çalışır, birtürlü beceremezdi.
The Simpsons Matt Groening tarafından yaratılan 21 sezondur devam eden Amerikan çizgi dizisidir. The Simpsons ailesinin baba rolünü oynayan Homer Simpson ile lise aşkı Marge ile evlendikten sonra Springfield’in orta gelirli ailelerinin yaşadığı mahallesinde bir yaşam kurar. Lisa, Bart ve Maggie adında üç çocuğu olur. Bart hep 10, Lisa 8, Maggie ise asıl yaşı bilinmemesine rağmen tahminen 1 yaşındadır. Marge her zaman Simpson ailesini bir arada tutar. Evde dayanışmayı sağlar.
Charlie Brown’ın köpeği aynı insanlar gibi davranabilir ancak hiçbir zaman konuşmaz. Sadece düşünce balonlarıyla biz onun ne düşündüğünü anlayabiliriz; kendileri bir hayat virtüözüdür.
Her zaman kulübesinin üzerinde uyumayı tercih eder, asla içinde değil. En ilginç dostlarından biri, sarı küçük bir kuştur. Baş kahraman olan Charlie’nin en önemli özelliği, hayata sürekli pozitif olan yanıyla bakmasıdır. Charlie, bir yandan hayatı sorgularken, diğer bir yandan da kötü düşüncelerin batağına düşmüyor.
Polyanna; elenor.h.porter ın yarattığı bir roman kahramanıdır.. en kötü anlarda bile mutlu olmayı becerebilen küçük kız,yetişkinlere de olgunluğu sayesinde büyük dersler vermiştir..
Koltuk değneklerine ihtiyacı olduğunda bile yaşama sevincini kaybetmemiş,başkalarının mutluluğu için çalışmanın kendi ruhunu iyileştireceği düşüncesiyle başkalarının yardımına koşmuştur, Aslında birbirlerini çok seven ama gurur ve inatçılıkları yüzünden kavuşamayan büyüklerinin tekrar biraraya gelmelerini sağlamış,sevginin kibir,gurur,ve diğer kötü olan herşeye rağmen kaybolmayacağını ispatlamıştır..
Annesi,ona en çok sevdiği iki kişinin adını vermiştir..(poly ve anna) istemedikleri bir evlilik yaptığı için annesini affetmeyen teyzesinin yanına döndüğünde,teyzesi o katı kalbinin bu minik kızın ellerinde bir oyun hamuru gibi yumuşayacağını henüz bilmiyordu..
Babası polyanna 'ya mutsuz olduklarında oynayacakları bir oyun öğretmişti..''mutluluk oyunu'' .. çok fakirlerdi ve polyanna bu yüzden babasının öğrettiği bu oyunu çok sık oynamak zorunda kalıyordu..
Mutsuz olduğunda mutluluk oyunu oynayan ve oynadığı oyunu etrafındaki herkese öğreterek onlarında mutlu olmalarını sağlayan bir roman kahramanıdır ''polyanna''
Bazen çok kısa da olsa umutsuzluğa kapıldığı olmuştur..ama o genede hayatın iyi yönlerini görmeye çalışarak mutlu olunacağını bize öğreten ilk kahramandır...
Ay Savaşçısı, ünlü manga yaratıcısı Naoko Takeuchi'nin ilk olarak manga şeklinde ortaya çıkarmış olduğu bir animedir.Çizgi film (animasyon), birkaç resmin arka arkaya hızlı bir şekilde gösterilmesiyle elde edilen hareketli görüntüdür.
Geçmişte animasyonlar birkaç kağıda istenen resimlerin çizilmesi ve kağıtların hızlıca geçirilmesi veya bir çemberin içine konup döndürülmesi ile yapılıyordu.
Günümüzde bilgisayar teknolojisi hem vektör hem de piksel tabanlı animasyonlar yapılmasına olanak sağlamaktadır. 2D animasyon tekniğinde saniyede 12 kare çizilerek yapılır. Limited animasyon tekniğinde ise daha az kare çizilerek yapılmaktadır. Bir animasyon filmi yapılmadan önce karakter tasarımları arkasından senaryonun storyboard çalışması ve en son layout çalışması yapılmaktadır. Profesyonel bir şekilde yapılması planlanan bir animasyon filmine bu aşamalar geçilmeden başlanamaz. Animasyon teknikleri son zamanlarda yapılan işlerle teknikte sınır tanımadığını göstermiştir. Fakat genel olarak kategorize etmek gerekirse 3D, 2D, stop motion, cut-out en yaygın tekniklerdir.
"Saniyede 12 kare çizilir ve limited çalışmalarda daha da az sayıda çizilir" ibaresi yerine "daha yoğun animasyonlarda saniyede 24 kare çiziliyor" ve aslında, "gerektiği kadar kare" çiziliyor. Hareket çok hızlıysa tek kareden, normal hızda iki kareden yapılıyor.
Animasyonu, bilgisayar tekniğine göre kategorize etmek, yanlıştır. Çünkü, animasyon, öncelikle bir sanattır. Bir sanat biçimini, onun aracı olan bir teknikle ifade etme biçimi, ancak ve ancak Türkiye'ye özgü bir çarpık sosyo-kültürel gelişimin sonucu olabilir. Bu itibarla, 2D animasyon-3D animasyon şeklinde ikiye ayırarak, animasyon açıklanamaz.
Animasyon (canlandırma) sanatı, üç temel kategoride icra edilir: Klasik, CG (Karakter jenerasyonu -3d olarak bilinir) ve stop-motion. Canlandırma (filmi) sanatçıları, ayrı ayrı uzmanlık ve bilgi gerektiren bu üç kategoriden birinde çalışmalarını gerçekleştirebileceği gibi, bazen karışık teknikler de kullanılmaktadır. Örneğin, klasik animasyon ile birlikte, CG tekniklerinin aynı filmde birlikte kullanımı, son yıllarda çok sık görülen bir karışık teknik uygulamasıdır. Zira, özellikle konulu uzun metraj animasyonlar, ekip çalışmasına uygun olduğundan, sinema kurallarını göz ardı etmeyen tecrübeli bir yönetmen gözetiminde, rahatlıkla karışık uygulamalar gerçekleştirilebilir. Keza, sinema filmlerinde animasyonun kullanımı, hem çok eskidir, hem de son yıllarda giderek gelişen CG tekniklerinin foto gerçekçiliğinin ürettiği görsel efektler sayesinde, artık birbirinden ayrılmaz olmuşlardır.
Animasyon, aslında sinemanın atasıdır. 1870'li yıllarda, ortasında bir lamba bulunan (ışıklı) dönen diskler üzerindeki şeffaf alanlara çizilen ve bugünün çizgi film karakterlerine benzeyen çizgi tiplerin çeşitli hareketlerini perdeye yansıtan araçlar vasıtasıyla, ilk sinema, daha doğrusu, ilk çizgi film gösterileri düzenlenmiştir.
Klasik animasyon teknikleri ise Lumiére Kardeşler'in sinema makinesini icat etmelerinden sonra daha gelişerek, bugünkü biçimini almıştır. Klasik animasyon tekniği, bu itibarla, hayli eski olmakla birlikte, hiç bir zaman "bilgisayar tekniklerinin gelişmesi" yüzünden terk edilmiş, arkaik bir sanat biçimi değildir. Halen, gerek ışıklı masa, gerekse de, tablet kullanılarak, klasik animasyon, yani çizim yoluyla animasyon yapılmaktadır. Elbette, bilgisayar tekniklerinin gelişmesi, bundan yaklaşık on yıl öncesine kadar (1997) yaygın olarak kullanılan asetata boyama tekniğini ortadan kaldırmış, ayrıca kurgu tekniklerinde çok daha ileri teknikler ile görsel efektlerin rahatlıkla kullanılmasını sağlamıştır. Fakat, klasik animasyonun veya el çizgili animasyonun bilgisayar teknikleri ile ikamesi hiç bir zaman söz konusu olmamıştır. Böylesine bir karşılaştırma veya bu abzürd ikame etme biçimi, kalemin insan beyninin yerine geçmesi gibi bir ilişki ile açıklanabilir ki, her yönüyle saçma bir ilişkilendirmedir. Oysa, animasyon konusunda meslekî hiç bir bilgisi olmayan insanların özellikle internet yoluyla sanal toplulukları yanlış yönlendirmesi yüzünden, böyle bir ikamenin gerçekten yaşanmış olduğu zannedilmektedir.
Animasyon yapmak için basit bir yöntem: çevirmeli defter:
Kâğıt üzerine boyama tekniğiyle bir klasik animasyon örneği:
Bir animasyon örneği: Yunustan çıkan sinyaller kendisine dönerek ona çevresi hakkında bilgi sağlıyor:
Kâğıt üzerine boyama tekniğiyle bir klasik animasyon örneği:
Bir animasyon örneği: Yunustan çıkan sinyaller kendisine dönerek ona çevresi hakkında bilgi sağlıyor:
Çizgi Fim (Animasyon)Animasyon, ilk insanın mağara duvarlarında canlı yaşamı tasvir ettiği çizimlerle başlar, aslında. Animasyonun kelime anlamı ise canlandırmadır. Canlandırma sanatı ülkemizde uzun yıllardır çeşitli örnekler veriyor. Animasyon Türkiyede, 1990 yılında Anadolu Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Çizgi Film Animasyon Bölümünün kurulmasıyla, akademik olarak da eğitimi verilen bir sanat dalı haline geldi. Genel olarak baktığımızda ise animasyonun reklam, multimedya ve sinema alanın da ağırlıklı olarak kullanıldığını söyleyebilirim. Dünyada özellikle Hollywood, canlandırma sinemasına çok büyük bütçelerle yatırımlar yapıyor. Ülkemizde ise bu alanda malesef çok fazla yatırım yok. Bu alanın gelişimi için ülkemizde belirli teşviklerin eksikliğinin de rol oynadığını belirtmeliyim. Sektörün gelişimini hızlandırabilmek için yerli yapımların belli bir oranda kullanılma zorunluluğu bir çıkış yolu olarak görülüyor. Bu tür tedbirlerle yerli çizgi filmlerimizin daha çok hayat bularak kendi kahramanlarımızı birçok alanda görme şansına sahip olacağımıza inanıyorum. animasyon alanında birkaç farklı teknik kullanılır. Bunlar arasında en çok iki boyutlu (2D) ve üç boyutlu (3D) animasyon ön plana çıkıyor. İki boyutlu animasyon tamamen el çizimleriyle yaratılır. Mekanlar ve karakterler yaratılır, karakter ve nesnelerin her bir hareketi ayrı ayrı çizilir. 3D bilgisayar animasyonunda ise çizgi film bilgisayar ortamında hazırlanır. Karakter ve mekanlar üç boyutlu olarak modellenir ve kullanılacak karakterler oluşturularak animasyon yaratılmış olur.
3D animasyona örnek Shrek
İlk Walt Disney çizgi filmlerindeki karakterlerin büyük gözleri ve uzun bacakları vardı (Bambi, vb.). Bu çizim tarzı bugün bazı batı animasyonlarında hala kullanılmaktadır.
Örnek olarak Show Tv ve TRT'de yayınlanmış olan Genç Pocahontas'ı ve İngiltere'de yapılmış olan Genç Robin Hood'u gosterebiliriz. Bu çizgi filmlerde de büyük gözleri, uzun bacakları olan karakterler kullanılmıştır. Çizgi film denilince insanların ilk aklına gelen şey Bugs Bunny, Tweety, Scooby Doo gibi çocuk zekasındaki animasyonlardır.
Resimli Anlatım İle Örnek Çizgi Film Yapımı
Çizgi Film nasıl yapılır?
Klasik, 2D, çizgi
Çizilecek filmin öyküsü ve öykü levhası (story-board) tamam kabul edersek sonraki aşamalar için gerekli olan araç-gereçler şunlardır:
1- Işıklı masa (pimli)
2- Kağıt (pim'e uygun, delikli)
3- Kalem-silgi
Örnek: Bir adam yerden hayali topu alır, sonra duvarın arkasına atar.
1-2 ve 3 no.lu resimler, ANAHTAR resimlerdir. 4 ve 5 no.lu resimler, ARA resimlerdir.
Hareketin özelliğine bağlı olarak ara resim sayısı artar ya da azalır. Böylece ardışık olarak bağlanan anahtar resimler sayesinde bir plan içindeki bütün hareketin uç resimleri çizilir. Ara resimler sayesinde de hareketin ihtiyaç duyduğu resimler eklenerek, TÜM'e varılır.
Son aşama, bütün resimlerin bir tarayıcı ile bilgisayar ortamına alınması ve resimlerin tek tek boyanarak bir 2D canlandırma programı vasıtası ile kurgulanmasıdır.
Çizgi Film Karakterleri
TOM VE JERRY
Thomas yani ev kedisi ( Tom ) ve onunla aynı evi paylaşan yine ev faresi Jerry ile aralarında geçen şiddetli geçimsizlik, kıskançlık ve nefretin doğurduğu sebeplerden dolayı aralarında geçen sonu gelmez kovalamacayı çok komik bir şekilde animasyon serileri şeklinde anlatmaktadır. Tom ve Jerry in ilk animasyon çizgi filmi 1940 yılında ekranlara yansımıştır. ilk filmleriyle birlikte oldukça sevilen Tom ve Jerry ( Tom and Jerry ) serisi günümüze kadar izlenmeye devam etmekte ve halen çok sevilmektedir.
WOODY WOODPECKER
Kocaman kırmızı bir saçı olan mavi bir ağaçkakandı. En acayip özelliği tuhaf kahkahasıydı, abimle biz yıllarca böyle gülmeye çalışmıştık. Bu deli kuş, ahahahaa diye katılarak güler, sonra takatakataka ağaçları gagalardı.
Kocaman kırmızı bir saçı olan mavi bir ağaçkakandı. En acayip özelliği tuhaf kahkahasıydı, abimle biz yıllarca böyle gülmeye çalışmıştık. Bu deli kuş, ahahahaa diye katılarak güler, sonra takatakataka ağaçları gagalardı.
DAFFY DUCK
Bugs Bunny'nin arkadaşlarındandı. Kaçık bir ördekti, sürekli bela çıkartır, karşılığında da pestil gibi olana dek dayak yerdi. Özellikle Bugs Bunny buna etmediğini bırakmaz, kafasına örsle vurup gagasını ensesinden çıkartırdı.
MONÇİÇİLER
Bulutların üstünde Monçiçiya diye bir ülkede yaşıyorlardı. Bunların tüm derdi yaşadıklari ağaçların dallarına kuyruklarıyla tutunup daldan dala atlamaktı. Her zaman mutluydular.Bunların da Şirinler gibi dedesi, güzeli, muciti vb. var oğlu vardı, ama Şirinler'den daha eskidir.
AFACAN AYILAR
Bunları ilk çıkartmaların, kartpostalların falan üzerinde tanımıştık. Sevgi böcüğüydüler. Bulutların üzerinde yaşayan pek pofuduk şeylerdi. Herbirinin göğsünde özelliğini gösteren bir sembol bulunurdu. Hayatta tek dertleri derdi olana yardım etmekti.
AKILLI BIDIK
Küçük, mavi ve de son derece zeki köpek Bobi'nin maceralarını izlerdik. Hatta bu çizgi filmden sonra bilmiş çocuklara ya da okuldaki kısa boylu ama cin gibi tiplere akıllı bıdık demek moda olmuştu. TRT'nin mükemmel seslendirmesinin de hakkını vermek gerek. Taşdevri ve Ayı Yogi gibi Akıllı Bıdık ta bir seslendirme harikasıydı.
SEVİMLİ AYI AİLESİ
Biz nasıl Red Kit'e, Süpermen'e falan aşık idiysek, o da bu çizgideki salıncaklı koltuğunda oturup pipo içen, homur homur konuşan baba ayı Tom'a aşıktı. Günlerce resmini bulayım diye beynimi yedi, nihayet uzun uğraşlar ve ayı araştırmaları sona erdi ve kahramanlarımıza kavuştuk: Ayı aleminin Bundy'si , Hillbilly ailesi!
MİNİK FOK
Kahramanımız Seabert minicik bir fok yavrusuydu. Çevrecilik bilincimizi geliştiren ilk çizgiydi. Bunu avlayıp kürk yapmak isteyen kötü adamlar vardı, biri eskimo 2 tane velet bu kötü adamlarla uğraşır, her seferinde yavruyu kürk olmaktan kurtarırlardı.
ALVİN VE SİNCAPLAR
ALVİN VE SİNCAPLAR
Global bir fenomen olarak televizyonlarda yıllardır jenerasyondan jenerasyona aktarılan "Alvin ve Sincaplar", CGI teknolojisi ile live action film olarak beyazperde ile buluşuyor.
Üç sincap kovuklarında mutlu mesut yaşarken, evleri yılbaşı ağacı satan bir firma tarafından kesilir. ve Ian Hawk'a gönderilir. Hawk Los Angeles’ta müzik piyasasında çalışmaktadır ve Dave Seville'in yakın arkadaşıdır. Dave başarılı bir müzik kariyeri yapmayı hayal etmekten asla vazgeçmeyen bir şarkı yazarıdır. Jett Records’a bir şarkısını sunar ama eline tutuşturulan bir sepet kek ile reddedilir… Oradaki yılbaşı ağacında yaşamaya devam eden zavallı sincaplar ise sıcak kurabiye ve keklerin kokusuyla sepete doluşuverirler ve macera başlar.
Her biri ayrı bir tip ve ayrı bir karakter olan bu sincaplar gerçekten de çok sevimli tasarlanmış. İzlemeye değecek komik bir çizgi film.
Üç sincap kovuklarında mutlu mesut yaşarken, evleri yılbaşı ağacı satan bir firma tarafından kesilir. ve Ian Hawk'a gönderilir. Hawk Los Angeles’ta müzik piyasasında çalışmaktadır ve Dave Seville'in yakın arkadaşıdır. Dave başarılı bir müzik kariyeri yapmayı hayal etmekten asla vazgeçmeyen bir şarkı yazarıdır. Jett Records’a bir şarkısını sunar ama eline tutuşturulan bir sepet kek ile reddedilir… Oradaki yılbaşı ağacında yaşamaya devam eden zavallı sincaplar ise sıcak kurabiye ve keklerin kokusuyla sepete doluşuverirler ve macera başlar.
Her biri ayrı bir tip ve ayrı bir karakter olan bu sincaplar gerçekten de çok sevimli tasarlanmış. İzlemeye değecek komik bir çizgi film.
YAVRU GEYİK
Kahramanımız Jody'nin babasını yılan sokunca adamın hayatını kurtarmak için bir geyik öldürmüşler, geyiğin kimsesiz yavrusunu da bu Jody evde beslemeye başlamıştı. Gel zaman git zaman yavru geyik büyüdü, ailenin ekinlerini yemeye başladı. Birtürlü engelleyemiyorlardı. Sonunda Jody geyiğini vurup öldürmüştü.
AFACAN İLE BABACAN
(TALESPIN) Sanırım 90'larda bir yaz tatili ekranında yayınlanmış bir Disney Çizgisiydi. 1930'larda geçerdi, pırpırlı deniz uçağı olan bir ayı ve bunun dedektiflik maceralarını anlatırdı, oldukça eğlenceliydi, çok maceralıydı.
TAZMANYA CANAVARI
Deli dolu, azman,kuduruk, gerçek bir canavardı. Hön hön hön diye dönerek çıka gelir, ne var ne yok yer, ortalığı silip süpürürdü. Memleketimizde çok popüler olmuş, her yerde bir sürü tişörtü, oyuncağı görülmüştür. Taz-mania, taz-mania diye hareketli bir şarkısı vardı.
Roadrunner çölde yaşayan çılgın bir kuştu, bunun belalısı Coyote diye bir çakaldı. Bunlar çölde deliler gibi koşar ama Coyote hep arkada kalırdı. Roadrunner buna bir saniye görünür, "beep beep" diye korna gibi öterek sinirini bozar, sonra yine tozu dumana katarak ortadan kaybolurdu. Coyote buna tuzaklar kurmuş, kafasına kayalar atmış, yine de yakalayamamıştı.
BİBERLEYELİM
Bir müzeye kaldırılmış beyzbol topunun hatıralarını anlatıyordu. Bu top oradan oraya gidiyor, stadyumda oyuncular "haydi biraz biberleyelim çocuklar" diyerek topu atıp tutuyorlardı. En sonunda meşhur bir oyuncu buna bir tane geçirip stadyum dışına yolluyor, o tarihten sonra bizimki müzelik oluyordu.
Bir müzeye kaldırılmış beyzbol topunun hatıralarını anlatıyordu. Bu top oradan oraya gidiyor, stadyumda oyuncular "haydi biraz biberleyelim çocuklar" diyerek topu atıp tutuyorlardı. En sonunda meşhur bir oyuncu buna bir tane geçirip stadyum dışına yolluyor, o tarihten sonra bizimki müzelik oluyordu.
SPACE ADVENTURE COBRA
Bu aslında oldukça eski bir manga iken animesi yapılmış, Show Tv de bunu alıp yayınlamıştı. Sarışın ve de yakışıklı kahramanımızın sol kolu silahtı, bu kolunu çıkartır, lazer kılıcıyla önüne geleni doğrardı.
G.I. JOE
Uzun süre TRT'de hafta içi akşamları yayınlanmış bir çizgi filmdi. Bir grup Amerikan askerinin Kobra kumandana karşı mücadelesini anlatırdı. Bunların her biri kendi özgü bir tip olup çeşit çeşit özellikleri olurdu. Kobra kumandan bir örnek giyimli askerleriyle insana Darth Vader'i anımsatırdı.
MUPPET BEBEKLERİ
Herkesin bayıldığı çılgın Muppet Show karakterlerinin bebekliklerini anlatan bir çizgi diziydi, yaz tatili sırasında seyretmiştik biz bunu. Kermit ve Piggy'nin ufaklık halleri ne kadar şeker olursa olsun, o gecelik entarisi ve fırfırlı bonesiyle Animal hepsinin feriştahı idi. Şirinlik muskası olmakta onun eline hiçbiri su dökemezdi. Bu Muppet veletleri mütemadiyen yaramazlık eder, olmadık olaylara bulaşır, sonunda tabii işin içinden sıyrılırlardı.
VÜCUDUMUZU TANIYALIM
İnsan vücudu içinde geçen çok enteresan bir çizgi filmdi. Burada en unutamadığım şey akyuvarlardı. Nerede vukuat olsa akyuvarlar koşarak yetişir, yarayı tamir etmeye, pıhtılaşarak kanamayı durdurmaya çalışırlardı. Vücudun içinde ufolarla gezen tipler vardı. Olayları da anlatan sakallı yaşlı bir dede idi. Herhalde gelmiş geçmiş en öğretici çizgi film buydu.
PEPEN'İN BALONU
Bu aslında çizgi olmasa da hepimiz uykudan önce Pepen'i izlemiştik. Bu Pepen bir boruyu üfürünce oyuncak maymun, karga, kızıl saçlı kız birden balonun içine girip uçarak bir yerlere gider, maceralar yaşardı. Karga "hey Pepen uçur bizi haydi" derdi, maymunun da "üzüntü ve muz kabuğu" lafı klasik olmuştur.
KUMKUM
En eski çizgi filmlerdendi . Kumkum taşdevrinde yaşayan bir gurup çocuğun maceralarını anlatırdı.Bunlar dağ başında yaşar, başlarını düzenli olarak belaya sokarlardı. O zamanlar İstanbul'da Kumkum çocuk mağazası bile açılmıştı.
Tweety
Kocaman turuncu ayakları, eşşek gözü gibi mavi gözleri olan sarışın bir kuştu. Bu da hünsa karakterlerendi, yani kız mı, erkek mi anlaşılmazdı. Bu kuşcağız yaşlı bir nineyle yaşar, kafesinde uslu uslu otururdu.
Sevimli ve güzel kedi Silvester'i görünce "aaa bi kedi gördüm sanki" der, tüneğinde tepinerek "gördüm bir kedi gördüm " diye bağırırdı. Silvester'in derdi günü Tweety'i 2 dilim tost ekmeği arasına koyup, tuzlayarak yemekti. Bazen de bunu başarırdı, ama lokmasını sindiremeden Nine yetişir, Silvester'i kuyruğundan kaldırıp poposuna vurarak "tükür tükür" diye bağırırdı. Tweety pat diye yere düşer, "yaramaz kediiii" diye Silvester'i azarlardı.
Kaptan Mağara Adamı
Yeni nesil Taş Devri'nin süper kahramanıydı. Wilma ile Betty gazeteci olmuşlar, her işe burunlarını sokuyorlardı.
Bu yüzden ne zaman kötü adamı kızdırsalar adam bunları kaçırtıyor, kızlar "İmdaaatt kaptan mağara adamııı yetiişş" diye bağırınca bu dayı zopasını alıp uçarak kızları kurtarmaya gidiyordu. Yolda benzini biter, motoru tekler, arada yere düşerdi.
Fena değildi, eğlenceli bile sayılırdı. Baştan ayağa kılla kaplıydı.
Speedy Gonzales
Meksikalı bir fareydi, kocaman şapkası bile vardı.Hızlı Gonzales ya da orijinal adıyla Speedy Gonzales,
Looney Tunes'da yer alan hayali bir faredir. Çok hızlı olduğundan dolayı
kediler onu yakalayamaz. Genellikle sarı şapka, kırmızı fular takar ve
beyaz gömlek ile beyaz pantolon giyer. Yaratıcısı Robert McKimson'dur
ancak Friz Freleng ve Hawley Pratt Hızlı'yı yeniden yaratmıştır.
Bugs Bunny
Bugs Bunny
Roger Rabit'ten önce tavşan Bugs vardı. Bunun elinde sürekli bir havuç bulunur, "arkiidiişşş" diye konuşurdu. Deliğinden çıkar, maceralara koşardı. Bunun belalısı kel kafalı, bodur bir dayı vardı. Bir keresinde Bugs Bunny bu herifin kafasına masaj yapmış, çalı gibi saç çıkmasını sağlamıştı.
Bir özelliği de kızdırmak istediği insanın kulaklarından tutup dudaklarından muccckkkk diye öpmesiydi. Pompom bi kuyruğu vardı.
Temel Reis
Çocukluğumuzun efsane denizcisiydi. Sevgilisi Safinaz'la bir türlü evlenmediler, yüzyıllarca nişanlı kaldılar.
Safinaz fasülye sırığı gibiydi, ölçüleri 40-40-40 tı. Bu Safinaz pek ayran gönüllüydü, kendisine yan bakan, çiçek veren her herifin peşinden gider, kollarına atlar, sonra başı sıkışınca Temeeel diye bağırırdı. Temel Reis bir kutu ıspanak yiyince pazıları kocaman şişerdi. Sonra da Safinaz'ı öpmeye çalışan adamı döver, . Bu kötü adamların en meşhuru Kabasakal'dı.
Bir nesil bu Temel yüzünden "ıspanak ye, ıspanakta demir vardır, güçlenirsin çocuğum" lafını dinlemiş, zorla ıspanak yemiştir.
Pamuk Prenses ve Yedi Cüceler
Kötü kalpli ve kıskanç üvey annesi tarafından kendisinden daha güzel
olduğu için öldürülmek üzere ormana gönderilen ve ormanda cücelerle
beraber yaşamaya başlayan bir prensesi anlatan masaldır.
Pinokyo
Disney'in en klasik uzun metrajlarından biriydi. Minik tahta çocuk Pinokyo'nun etli kanlı hakiki bir oğlan çocuğu olmak için uğraşmasını konu alırdı.
En önemli özelliği yalan söyledikçe burnunun uzamasıydı.
Gufi
Goofy, Walt Disney'in Miki Fare dünyası karakterlerinden bir çizgi film karakteridir. İnsan biçiminde bir köpek ve Miki Fare'nin
en yakın arkadaşlarından biri olarak tasvir edilir. 1930'larda yapılan
kısa çizgi filmlerde orijinal konsept ismi "Dippy Dawg"'dı. Daha sonra
1950'lerdeki kısa çizgi filmlerde "George Geef" ya da "G.G. Geef" ismi
verildi. Bu isimlerin takma adı olarak "Goofy" kullanıldı.
Tahmin edilebileceği gibi beceriksiz olmanın yanısıra, Goofy
genellikle zekası çok az biri olarak tasvir edilir. Ama bu yorum her
zaman kesin değildir; bazen, Goofy sezgisel ve akıllı, kendi eşsiz,
eksantrik bir şekilde de olsa olarak tasvir edilir.
Donald Amca
Bunu çoğumuz Miki'den daha çok severdik, çünkü çok öfkeliydi, hiç iyi huylu ve de sıkıcı karakterlere benzemezdi. Donald'ın Deyzi isminde bir sevgilisi, üç tane de yaramaz yeğeni vardı.
Donald'ın başı sürekli küçük yaratıklarla dertteydi. Pikniğe gider, karıncalar yemeklerini çalardı. Ormancı olur, yaramaz sincaplarla uğraşırdı.
MİCKEY MOUSE:
Miki Fare (Mickey Mouse); 1928′de Walt Disney tarafından ortaya çıkarılmış ve seslendirilmiş karikatürlü karakteridir. The Walt Disney Company’nin markası haline gelmiştir ve doğum günü Steamboat Willie’deki ilk performansı olan 18 Kasım 1928 olarak kullanılır.
Basit bir Fare tasarımından başlayan Mickey Fare karakterinin pek çok çizgi filmi de çekilmiş ve Dünya’da en fazla tanınan çizgi film karakterlerinden birisi haline gelmiştir.
Walt Disney Miki Fare karakterini 1928′den 1946′ya dek seslendirmiştir. Günümüzde Mickey’yi Wayne Allwine seslendirmektedir.
70’lerden sonra çizerleri arasında Türk-Amerikan kökenli karikatürist Murad Gümen’de yer almıştır.Dünyanın en meşhur faresiydi. Pluto isminde cibilliyeti belli olmayan bir köpekle birlikte yaşardı, kafasında kocaman kurdelesi olan Mini diye de bir sevgilisi vardı.
Basit bir Fare tasarımından başlayan Mickey Fare karakterinin pek çok çizgi filmi de çekilmiş ve Dünya’da en fazla tanınan çizgi film karakterlerinden birisi haline gelmiştir.
Walt Disney Miki Fare karakterini 1928′den 1946′ya dek seslendirmiştir. Günümüzde Mickey’yi Wayne Allwine seslendirmektedir.
70’lerden sonra çizerleri arasında Türk-Amerikan kökenli karikatürist Murad Gümen’de yer almıştır.Dünyanın en meşhur faresiydi. Pluto isminde cibilliyeti belli olmayan bir köpekle birlikte yaşardı, kafasında kocaman kurdelesi olan Mini diye de bir sevgilisi vardı.
Donald ve Gufi en iyi arkadaşlarıydı, beraber maceradan maceraya koşar, bin türlü kılığa girerlerdi. Bunların bir tane karavana dönüşen evleri vardı.
Müfettiş Gadget
Müfettiş Gadget sakar, dalgın, dikkatsiz, çevresinden bir haber olan bir müfettişin macerelarının anlatıldığı çizgi film.
Gadget bir insan olmasına karşın vücudunun çeşitli yerlerinden çıkan
yararlı cihazlar suçluları yakalamasını kolaylaştırmaktadır. Görevlerde
her zaman şef Kuinbi'den aldığı kağıdı okur ve şef Kuinbi'ye atar ve
kâğıt kendini imha eder. Suçu hep Dr.Pençe işler ve onun bir kedisi
vardır. Dr.Pençe'nin yüzü bir kez olsun görülmemiştir. Pençe'nin Çılgın(Mad)
adında ajanları vardır ve ne zaman Müfettiş Gadget'a saldıracak olsalar
yeğeni Peny onu kurtarır. Gadget çizgi filmin sonunda ise çocukları
bilinçlendirecek örnek kurallarla ilgili konular söyler. Örneğin: soğuk
su içmemek gibi çocuklara zararlı olan şeylerden kaçınmamız gerektiği.
Bu çizgi dizi 1999 ve 2003
yıllarında sinemaya aktarılmıştır. Müfettiş sakar ama başarılı bir
karakter olarak yapılandırılmıştır. Suçluları köpeği ve yeğeni sayesinde
tutuklar.
Fox Kids'in sevilen çizgi filmlerinden biridir. Müfettiş Gadget çizgi
filminin çocukların dikkatini çekmesinin nedeni ise insan olmasına
rağmen her tarafından çeşitli araç ve gereçlerin çıkmasıdır. Müfettiş
Gadget çok da sevimlidir
Denver Son Dinozor
San Fransisko'da mı Kaliforniya'da mı ne bir yerde geçerdi.
Bir grup oğlan arka bahçeyi kazarken kocaman bir yumurta bulmuşlar, yumurtadan dana kadar bir dinozor çıkmıştı, mavi gözlü sevimli dinoya, Denver adını takmışlar sonra da beraber yaşamışlardı.
Bu Denver'a söfçü şortu ve güneş gözlüğü giydirip plaja götürürler, sörf yaptırırlar da kimse bunun dinozor olduğunu anlamazdı. Yıldız şeklinde Elton John gözlüklerini takıp rock n' roll bile yapmışlığı vardır.
Ayı Yogi
Bir grup arkadaşını yanına alıp acayip bir gemi ile dolaşan, maceradan maceraya koşan bir ayı idi bu. Sürekli efeemm diye konuşur, başına bin türlü iş açar, panik içinde sağa sola koşuştururdu.
Şirinler
Şirinler 3 elma boyunda, mavi renkli ve de kukuletalı bir grup yaratıktı. Mantarların dibinde bir köyde yaşarlardı. Sonradan köye çirkin bir kız gelmiş, Şirin baba büyüleriyle kızı Britney Spears'a çevirmiş, ismini de Şirine koymuştu, Şirine yüzünden bütün şirinler birbirine girmişti.
Bunların gözlüklü bilgin şirini, şişko aşçı şirini, uykucu tembel şirini, adaleli güçlü şirini vardı. Ama en güzeli peşlerindeki hain Gargamel'di, kedisi Azman'la Şirinler'i yakalamaya çalışır, birtürlü beceremezdi.
The Simpsons
The Simpsons Matt Groening tarafından yaratılan 21 sezondur devam eden Amerikan çizgi dizisidir. The Simpsons ailesinin baba rolünü oynayan Homer Simpson ile lise aşkı Marge ile evlendikten sonra Springfield’in orta gelirli ailelerinin yaşadığı mahallesinde bir yaşam kurar. Lisa, Bart ve Maggie adında üç çocuğu olur. Bart hep 10, Lisa 8, Maggie ise asıl yaşı bilinmemesine rağmen tahminen 1 yaşındadır. Marge her zaman Simpson ailesini bir arada tutar. Evde dayanışmayı sağlar.
Snoopy
Charlie Brown’ın köpeği aynı insanlar gibi davranabilir ancak hiçbir zaman konuşmaz. Sadece düşünce balonlarıyla biz onun ne düşündüğünü anlayabiliriz; kendileri bir hayat virtüözüdür.
Her zaman kulübesinin üzerinde uyumayı tercih eder, asla içinde değil. En ilginç dostlarından biri, sarı küçük bir kuştur. Baş kahraman olan Charlie’nin en önemli özelliği, hayata sürekli pozitif olan yanıyla bakmasıdır. Charlie, bir yandan hayatı sorgularken, diğer bir yandan da kötü düşüncelerin batağına düşmüyor.
Polyanna
Polyanna; elenor.h.porter ın yarattığı bir roman kahramanıdır.. en kötü anlarda bile mutlu olmayı becerebilen küçük kız,yetişkinlere de olgunluğu sayesinde büyük dersler vermiştir..
Koltuk değneklerine ihtiyacı olduğunda bile yaşama sevincini kaybetmemiş,başkalarının mutluluğu için çalışmanın kendi ruhunu iyileştireceği düşüncesiyle başkalarının yardımına koşmuştur, Aslında birbirlerini çok seven ama gurur ve inatçılıkları yüzünden kavuşamayan büyüklerinin tekrar biraraya gelmelerini sağlamış,sevginin kibir,gurur,ve diğer kötü olan herşeye rağmen kaybolmayacağını ispatlamıştır..
Annesi,ona en çok sevdiği iki kişinin adını vermiştir..(poly ve anna) istemedikleri bir evlilik yaptığı için annesini affetmeyen teyzesinin yanına döndüğünde,teyzesi o katı kalbinin bu minik kızın ellerinde bir oyun hamuru gibi yumuşayacağını henüz bilmiyordu..
Babası polyanna 'ya mutsuz olduklarında oynayacakları bir oyun öğretmişti..''mutluluk oyunu'' .. çok fakirlerdi ve polyanna bu yüzden babasının öğrettiği bu oyunu çok sık oynamak zorunda kalıyordu..
Mutsuz olduğunda mutluluk oyunu oynayan ve oynadığı oyunu etrafındaki herkese öğreterek onlarında mutlu olmalarını sağlayan bir roman kahramanıdır ''polyanna''
Bazen çok kısa da olsa umutsuzluğa kapıldığı olmuştur..ama o genede hayatın iyi yönlerini görmeye çalışarak mutlu olunacağını bize öğreten ilk kahramandır...
Hayalet Avcıları Jenerik Müziği
En çok izlenen çizgi filmlerden biridir. Hayalet avcılarının çizgi filmi olmakla birlikte, kitapları ve oyunları da vardır. Komedi ve bilim kurgu türünde bir filmdir. 80’lere damgasını vurmuştur ve büyük bir beğeni kazanmıştır.
Filminde bir gün viyolenselist Dana Barrett tarafından kiralandıklarında paranormal boyuta açılan bir kapıdan hayaletler geldiğini görürler ve işler iyice çığırından çıkar.
Filminde bir gün viyolenselist Dana Barrett tarafından kiralandıklarında paranormal boyuta açılan bir kapıdan hayaletler geldiğini görürler ve işler iyice çığırından çıkar.
Atom Karınca
Hanna-Barbera
tarafından 1965 yılında yaratılan çizgi film karakteri ve aynı adlı
serinin adı. Atom Karınca şehir halinde bir karınca kolonisinde
yaşamakta ve kötülerle mücadele ederken uçabilmektedir. Süper hızlı ve
süper güçlüdür. Atom Karınca şehrin polisi ile işbirliği içindedir. 1990'lı yıllarda da devam eden seride Atom Karınca Atom karınca geliyoooor!!!
("Up and At 'em, Atom Ant!".) şeklinde bağırarak kötüleri yakalar.
Çizgi film, Türkiye'de TRT tarafından gösterilmiş ve çocukların büyük
ilgisini görmüştür. Günümüzde Boomerang TV tarafından yayınlanmaktadır.
Ufak ahşap evini küçük kız kardeşi, sevimli kedisi ve devamlı kuyruk sallayan benekli köpeğiyle birlikte paylaşan 'Çilek Kız', günlerinin çoğunu Çilek Diyarı'ndaki çilek bağlarıyla ilgilenerek geçirir. | |
Cedric Her bölümde ”Eğer 8 yaşındaysanız ve de aşıksanız hayat gerçekten mükemmel.” cümlesini kullanmasa olmayan bir karakterdir. Çinli sevgisine tereyağlı ballı kekim diye hitab eder. Cedric Çizgi filmi 2000 yıllarında Fransa’da yapılmış bir filmdir. Türkiye’de bir çok televizyon kanalında yayınlanmıştır. Jetgiller Taşdevri'nin gelecek çağlarda geçen versiyonuydu, bunların da herşeyi egzantrik ve moderndi. Hizmetçileri robottandı, araba yerine uçan daireleri vardı doğal olarak.
Red Kit
Gelmiş geçmiş en hızlı silah çeken kovboydu, gölgesinden bile hızlı ateş eder, sürekli Joe, Jack, William ve Avarel Dalton kardeşlerin peşinden koşar, aptal köpek Rin Tin Tin'in başını beladan kurtarır, emektar atı Düldül ile muhabbet ederdi. Red Kit herkesin sevdiği bir klasikti, Milliyet gazetesi yıllarca bunun çizgi romanını vermişti. Red Kit her maceranın sonunda ortadan kaybolur, batan güneşe doğru atını sürerken, ben yalnız bir kovboyum diye şarkı söylerdi. Kıyafeti hep aynıydı, ama yıllar sonra sigara içmeyi bırakmış, onun yerine ağzında bir ot taşır olmuştu. Sarah Bernhard'la, Kalamiti Jane ile maceralar yaşamış, bir keresinde Nensi diye bir kızla nişanlanmıştı. Çinli çamaşırcı, akbaba cenaze levazımatçısı en sevilen tiplerdendi. Posta arabası şirketi Wells Fargo Co. sloganı Yolculukta Banko idi. Kızılderililer'le barış çubuğu içer, Papatya Kasabası'nı korur, posta arabalarına eşlik ederdi. Kusursuz adamdı.
Ninja Kaplumbağalar
Türk gençliğine pizza sevgisi aşılayan çizgi filmdir. Bu dizide Japon Sensei Splinter, 4 tosbağası ile yeraltında saklanırken Shredder'ın mutasyon ışınlarına maruz kalıyor ve en son lağım faresine dokunduğu için fareye dönüşüyordu.
Tospaalar da insana benziyorlardı. Splinter bunlara en sevdiği Rönesans sanatçılarının isimlerini takıyor ve Shredder'in üzerine salıyordu. Bunlar hep yeraltında lağımda yaşıyor ve sürekli ama sürekli pizza yiyorlardı. Bunlara yardım eden bir de televizyoncu kız vardı, April.
Bu April'in sarı bir tulumu vardı ve başka hiçbirşey giymezdi. Severek izlerdik biz bu kaplumbağaları.
Şeker Kız Candy
Sarışın, çilli, sevimli Candy, bir yetimhanede rahibe Mary ve bayan Pony ile yaşayan 6 yaşında bir kız çocuğudur. Yanından hiç ayrılmayan bir de evcil rakumu vardır, en iyi arkadaşı Annie’dir. Bir gün Annie’yi zengin bir aile evlat edinince Candy çok üzülür ve Ponny Hill tepesine gidip ağlarken “Biliyor musun küçük kız gülereken daha tatlı oluyorsun” diyen bir ses duyar. Bu İskoç giysileri giyinmiş, gayda çalan, esrarengiz bir oğlan çocuktur ve Candy başını çevirdiğinde aniden ortadan yok olur, geride kartal şeklinde ve üzerinde A harfi olan bir broş bırakmıştır. Candy ona ‘tepenin prensi’ ismini takmıştır.
Daha sonra Candy’yi de bir aile evlat edinir daha doğrusu onu hizmetçi olarak kullanmaya başlarlar, üstelik evin iki çocuğu Eliza ve Neal kıza çok kötü davranmakta, eşek şakaları yapmaktadırlar. Çocukların bir de kuzeni vardır, Anthony, zamanla Anthony ve Candy birbirlerine aşık olurlar, hatta Anthony Candy için özel, beyaz güller yetiştirir ama bu aşk Anthony’nin attan düşerek ölmesiyle acı biçimde sona erer.
Sonraları, yatılı okul günleri gelir, kim olduğunu hiç duymadığı, esrarengiz bir bey Candy’ye yardım etmektedir, onun bir hanımefendi gibi yetişmesini istemektedir. Ama yatılı okulda yine Eliza ve Neal yüzünden zor günler geçirir. Candy, Anthony’ye tıpatıp benzeyen Terry isminde bir genç görür, onunla aynı okuldadırlar, Cand ve Terry birbirlerine aşık olurlar ama onları kıskanan Eliza, rahibeler onları şikayet edip, Candy’nin okuldan atılmasın sebep olur. Terry Amerika’ya gider oyuncu olmak istemektedir, Candy de peşinden bir yük gemisine gizlice binerek o da Amerika’ya gider, orada birbirlerine kavuşurlar ama Terry’nin oyun provaları sırasında başına gelen bir kazada hayatını kurtaran kız sakat kalınca, Terry kendisini o kıza borçlu hisseder – dahası kız Terry’ye şantaj yapmaktadır- ve mecburen onunla evlenir. Kalbi ikinci kez kırılan Candy, sonunda kendisine hep yardım eden kişinin çocukken Ponny Hill tepesinde gördüğü ‘Tepenin Prensi’ olduğunu öğrenir. Mutluluk sonunda yine yüzüne gülmüştür.
Heidi
Garfield |
ÖRÜMCEK ADAM The Amazing Spider-Man, hayalî Marvel Comics karakteri Örümcek Adam çizgi romanlarından uyarlanan, yönetmenliğini Marc Webb'in yaptığı, Andrew Garfield'in Örümcek Adam'ı canlandırdığı, Emma Stone, Sally Field, Martin Sheen, Rhys Ifans, Campbell Scott ve Julianne Nicholson'ın da yan rollerde yer aldığı 2012 tarihli ABD yapımı süper kahraman filmidir. Yeni çekilen serinin ilk filminde, Peter Parker'ın Örüncek Adam'a nasıl dönüştüğü yeni bir bakış açısı ile anlatılır. AY SAVAŞÇISI: |
Hikâye, bir zamanlar güneş sistemine yayılmış çeşitli krallıkların yeniden doğmuş koruyucularının şeytanî güçlerle savaşmalarını konu alan farklı serilerin bileşimidir. Sailor Senshi (İng: Sailor Soldiers) denen ana karakterler, ay ve gezegenler adına kadın kahramanlara dönüşen genç kızlardır. “Sailor” kelimesi Japonya’da yaygın olan kız okul üniformalarının stilinden gelir (Jp: sērā fuku, denizci kıyafeti). Dizide kullanılan fantastik unsurlar ağırlıklı olarak semboliktir ve çoğu da mitoloji üzerine kurulmuştur.
TAŞ DEVRİ:
Fred Çakmaktaş, karısı Vilma, çocukları Çakıl ve vefakâr ev hayvanları
Dino, komşuları Barney Moloztaş, karısı Betty ve evlat edindikleri
çocukları Bam Bam, Taş Devri'nin karakterleridir. Taşyatağı'nda
(Bedrock) yaşarlar. Hikayesi; Fred ve Barney çok yakın arkadaştır ve
aynı taş ocağında çalışırlar. En sevdikleri spor bowlingtir, sürekli
oynarlar.Patronları bay Slate sinir bir adamdır. Onunla ara sıra kavga
ederler, başları belaya girer, kovulma noktasına gelirler ama konu hep
tatlıya bağlanır. Bir de üye oldukları bufalo derneği vardır. Bazen bu
derneğin partileri yapılır. Fred ve Barney bazen kavga ederler, uzun
süre konuşmazlar hatta karıları Wilma ve Betty'nin de birbirleriyle
görüşmelerini engellemeye çalışırlar ama en sonunda karıları onları
barıştırır. Wilma ve Betty yakın arkadaştır, kocalarının onları ihmal
etmeleri durumunda ittifaka geçer ve istediklerini yaptırırlar. Ev
eşyaları da çok ilginçtir; lavabodaki çeşme yerine filin hortumu
kullanılır, çöp tenekesi yerine pelikanın gagası, süpürge yerine
karıncayiyen kullanılır (vs. vs.). Dino'dan bahsetmemek olmaz,
Çakmaktaşları çok seven ev hayvanları Dino Fred işten geldiğinde hemen
suratını yalamaya başlar. Fred her seferinde elinden zor kurtulur, Çakıl
ve Bam Bam'ı eğlendirmeyi her zaman başarmıştır. Yeni versiyondaki
maceralarında ayrılmaz bir üçlü olmuşlardır. Taş devrinin filmleri de
yapılmıştır.
WİNKS CLUB HİKAYESİ
Bloom
Dünya Gezegeni’ndeki Gardenia şehrinde çok normal ve mutlu bir hayat
yaşayan sıradan bir kızdır. Solaria Prensesi olan Stella ile
tanıştığında hayatı değişmeye başlar. Başı dertte olan Stella’ya yardım
etmek isterken keşfedilmemiş sihirli güçlerinin farkına varır. Stella,
Bloom’u bütün alemdeki en iyi peri okulu olan Alfea’nın varlığı hakkında
bilgilendirir. Sonunda Bloom bu okula katılmaya karar verir. Alfea’da
Bloom üç oda arkadaşından (Musa, Tecna ve Flora) oluşan WinX Club’i
kurar.
İlerleyen
bölümlerde WinX kızları, Alfea’nın yakınındaki erkek okulunda okuyan
Specialists (Uzmanlar)( Brandon, Riven, Timmy, ve Sky) ile tanışırlar ve
arkadaş olurlar. Bazı Specialists aynı zamanda WinX kızlarının erkek
arkadaşı olur.
WinX
kızları düşmanları olan üçlü kız grubu Trix (Icy, Darcy, Stormy) ile de
tanışır. Bunlar Alfea’ya rakip bir cadı okulu olan Cloudtower’dan
gelirler. Trixler ejder ateşi gücünü ve Stella’nın sihirli yüzüğünü
aramaktadırlar. Bu arama sürecinin devam etmesi Trix ve Winx kızlarının
devamlı karşılaşmasına ve savaşmasına yol açar. Aynı zamanda Bloom kendi
geçmişi hakkındaki sırları öğrenmeye başlar.